Büyük telepati deneyinden geriye kalanlar: 25.000 tahmin ve sonrası…

Radyo iletişiminin gelişiminde önemli bir rol oynayan saygın bir fizikçi, 1927 yılında bilimin sınırlarını zorlayan devasa bir projeye imza attı: Telepatiyi kanıtlamak…

1851 doğumlu İngiliz fizikçi Sir Oliver Lodge, sadece kablosuz telgraf alıcılarında devrim yaratan cihazlar geliştirmekle kalmadı, aynı zamanda doğaüstü olayları araştıran bir grup olan “The Ghost Club” ın da aktif bir üyesiydi. Charles Darwin ve Sir Arthur Conan Doyle gibi isimlerin de yer aldığı bu kulüp üyelerinin ruh çağırma seanslarına katılan Lodge, bilimsel merakını bu kez büyük bir radyo deneyiyle mistik alana taşıdı.

Oliver Lodge, 1927’de Psikolojik Araştırmalar Derneği ve altı yardımcısıyla birlikte, Britanya kamuoyunu kapsayan, şimdiye kadarki en büyük telepati deneylerinden birini gerçekleştirmeyi amaçladı. Deneye katılan 25.000’den fazla kişi, ulusal radyo üzerinden yapılan bir yayını dinledi.

Deneyin kurgusu basitti: Altı gönüllü, bir sonraki günün sabah gazetesinden sonrasına kadar Londra’daki Tavistock Square’de bir odaya kilitlenmeyi kabul etti ve her birine farklı zaman aralıklarında bir nesne gösterildi. Lodge, ulusal radyoda yaptığı yayında, gönüllülerin bir nesne hakkında düşündükleri zamanı dinleyicilere bildiriyor ve dinleyicilerden bu düşünceleri hissederek nesneleri tahmin etmelerini ve derneğe mektupla göndermeleri istiyordu.

Deneyde kullanılan nesneler ise oldukça çeşitli ve dikkat çekiciydi: Maça ikilisi ve kupa dokuzlusu gibi iki farklı iskambil kartı, iki kuşun eşlik ettiği bir insan kafatası baskısı, kokulu leylak dalları, korkutucu bir maske ve bir meslektaşının eğlence amacıyla taktığı melon şapka…

İstatistiksel beklenti mi, gerçek telepati mi?

Lodge, deneyin başarılı olma ihtimalinin düşük olduğunu düşünüyordu ve tahmininde yanılmadı. Ekip, dinleyicilerden gelen 25.000’den fazla mektubu analiz ettiğinde, telepatik bir etkinin varlığını gösteren sağlam bir kanıt bulamadı. Örneğin, kafatası görselini doğru tahmin eden sadece beş mektup vardı.

Ancak sonuçların bir kısmı ilginç anormallikler içeriyordu. V. J. Woolley, genel bir telepatik etki olmamasına rağmen, beş kişinin kafatası görselini doğru tahmin etmesini ve bunlardan üçünün aynı zamanda leylak çiçeklerini de doğru bilmesini şaşırtıcı buldu.

Woolley bu sonuçlar için, “Katılımcıların küçük bir kısmında doğaüstü bir yetenek olduğuna dair bir işaret var gibi görünüyor, ancak bu başarılar diğerlerinin çok sayıda başarısız tahmini arasında kayboluyor” yorumunu yaptı.

Kanıt eksikliği sonuçları gölgeledi

Her ne kadar bu ilginç sonuçlar spekülasyon yaratsa da, bilimsel açıdan sağlam kabul edilmediler. 25.000 tahminin olduğu devasa bir veri setinde, birkaç kişinin şans eseri doğru tahminler yapması istatistiksel olarak beklenen bir durumdu. Tıpkı binlerce kişiden yazı tura tahmini yapmasını istediğinizde, birkaçının arka arkaya doğru bilmesi gibi. Dahası, radyodaki yayın sırasında verilen ince ipuçları bile dinleyicileri yönlendirmiş olabilirdi.

O tarihten bu yana, telepatiyi kanıtlamak için bilimsel metodolojinin çok daha sıkı olması gerektiği anlaşıldı. Aradan geçen onca yıla ve sayısız denemeye rağmen, hiçbir bilimsel araştırma telepatinin varlığına dair kesin bir kanıt sunamadı. Hatta ünlü illüzyonist ve sahtekarlık avcısı James Randi, telepatik yeteneğini kanıtlayana vadettiği 1 milyon dolarlık ödülü verecek birini bulamadan hayatını kaybetti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir