‘Kentsel dönüşüm’ beraberinde neler düşündürüyor? Yıkılan binalar, yerine dikilen daha büyük binalar, bütün şehrin dönüştüğü dev bir şantiye, toz duman, molozlar, gürültü… Bu ‘dönüşüm’ün ruhlarda yarattığı tahribat bütün bu hengâmede pek hesaba katılmıyor. Özellikle belli bir yaşın üzerinde olup ömrünün neredeyse tamamını bir evde geçirmiş bir insanın oradan çıkarıldığında başka bir yerde kök salmasının nasıl zor, hatta imkânsız olduğu bu rant kapısının belirleyicilerinden biri asla değil. Halbuki hepimizin vardır, evinden edildiği için hayata küsen yaşlı akrabaları, tanıdıkları.
Aslı Özge’nin dünya prömiyerini 74. Berlin Film Festivali’nde yapan son filmi “Faruk” böyle bir hikâyeye odaklanıyor. 90 yaşındaki Faruk, İstanbul’un kaosunda kendince bir düzen içinde yaşayıp giderken, oturduğu apartmanın kentsel dönüşüm kapsamında yıkılacak olmasıyla hayatı sarsıntıya uğruyor. Faruk yıkımı erteletme umuduyla bina yönetimi toplantılarına katılmaya başlarken yönetmen olan kızı Aslı da bu yıkım üzerine bir film yapmaya karar veriyor ve kamerası, ekibiyle birlikte çıkageliyor. Faruk bir anda kendisini kızının filminin ana karakteri ve başrol oyuncusu olarak buluyor. Anlaşılacağı gibi, “Faruk” gerçek olaylardan esinlenmiş, gerçekle kurgunun iç içe geçtiği bir film, Faruk Özge de yönetmen Aslı Özge’nin kendi babası. Doğallıklarıyla filmi daha da sahici kılan oyuncuların bir kısmı gerçekten komşuları.
43. İstanbul Film Festivali’nde izlediğim “Faruk”, beni festivalde en çok etkileyen film oldu diyebilirim rahatlıkla. “Kentsel dönüşümün etkilerini anlatıyor” diye tanımlayıp geçemeyeceğimiz kadar çok katmana sahip bir film öncelikle. 90 yaşındaki bir insanın büyük şehirde tek başına yaşarken karşılaştıklarını o kadar incelikli ve mizah duygusunu kaybetmeden anlatıyor ki. Sırf o her imza öncesi alması gereken ‘akıl sağlığı raporu’ kısmı yeter. Kendi hayatın, kendi evin üzerinde karar verip bu kararı uygulayabilmek için ya her dakika doktora görüneceksin ya ‘güvendiğin’ birine vekâlet vereceksin.
Ama dediğim gibi, bence “Faruk”u bu kadar etkileyici kılan en önemli özelliği hiçbir anında olayı acıklı hâle getirmemesi, hatta sürekli gülümsetmesi. Faruk, kendi kendine yeten, yalnız bir yılbaşı gecesini bile Fashion TV eşliğinde tek kişilik bir şölen gibi yaşayan, hayata bağlı bir adam. İzlemesi çok keyifli bir karakter. Faruk Özge de oyuncu olarak geç keşfedilmiş bir yetenek.
Film baba – kız ilişkisinin çeşitli boyutlarını, yaş aldıkça değişen dinamiklerini anlatmakta da çok başarılı. Anne erken yaşta aralarından ayrıldığı için iki kişilik bir düzen kuran bir baba kıza, özellikle de kızının kendi kanatlarıyla uzaklara uçmasına engel olmayan, onu yanı başında tutmaya çalışmayan bir babaya tanıklık ediyoruz. Aslı Özge gösterim sonrası söyleşide de babasının onun seyahatlerini nasıl desteklediğinden söz etti, aralarında gidip gelmiş çok sayıda kartpostal var filmde, ev toplanırken kutulardan çıkan. Aslı Özge’nin kendisini koyduğu biraz ‘hayırsız evlat’ konumunun filmin kurgu yanına ait olduğunu da belirtelim.
Filmin oyuncu kadrosunda Faruk Özge dışında Derya Erkenci, Nurdan Çakmak, Fikret Özge, Gönül Gezer, Alibey Güner, Semih Arslanoğlu, Begüm Güzeldoğu yer alıyor. Görüntü yönetmeni Emre Erkmen.
“Faruk”, 29 Mayıs’ta Başka Çarşamba kapsamında Başka Sinema salonlarında gösterilecek. Fırsatınız varsa kaçırmayın derim.