Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Yargıdaki sorunu giderecek bir anayasa değişikliği için de uzlaşma yollarını arayacağız” dedi.
12. Dönem Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni’ne katılan Erdoğan, Türkiye’nin geçmişte adaleti sağlaması gereken kurumların başka güçlerin emrine girmesinin yol açtığı sancıların bedelini ağır ödemiş bir ülke olduğunu dile getirdi.
Adaletin gücü yerine, güçlünün adaletinin hakim olduğu olağanüstü dönemlerin milletin hafızasında çok derin izler bıraktığını kaydeden Erdoğan, adalet sistemini güçlendirmeyi dört temel öncelikten biri olarak belirlediklerini söyledi. Erdoğan, adalet teşkilatını güçlendirmek için zorlu bir mücadele yürüttüklerini belirterek “Hep birlikte 28 Şubat döneminde yargı desteğiyle postmodern darbe yapıldığına da 17/25 Aralık’ta ve 15 Temmuz’da yine yargı desteğiyle darbe teşebbüsünde bulunulduğuna da şahit olmadık mı?” ifadelerini kullandı.
Yargıdaki dağınık görüntüyü ortadan kaldırmak için hem anayasa hem yasa düzeyinde çalışılması gereken daha pek çok husus olduğunun farkında olduklarını aktaran Erdoğan, anayasa değişikliği gerektiren hususlarda Meclis’te geniş bir uzlaşma zemini oluşturulması gerektiğini vurguladı. Erdoğan, şunları kaydetti: “Uzunca bir süredir ülkemizin sivil ve günün değil geleceğin ihtiyaçlarını da karşılayacak yeni bir anayasa ihtiyacı olduğunu dile getiriyoruz. Son dönemdeki tartışmalar başta olmak üzere yaşadığımız her hadise bize böyle bir anayasanın Türk demokrasisinin selameti açısından ne kadar gerekli olduğunu gösteriyor. Eğer bu konuda Meclis’te bir mutabakat temin edebilirsek zaten meseleyi kökten çözmüş olacağız. Yeni anayasa mümkün olmasa bile yargıdaki sorunu giderecek bir Anayasa değişikliği için de uzlaşma yollarını arayacağız. Ülkemiz, bu gereksiz ve yargıya zarar verecek tartışmalardan bir an önce kurtulmalıdır.”
Erdoğan, adalet sisteminin mevzuat altyapısını geliştirmek için reformları kesintisiz devam ettirdiklerini dile getirdi. Yüksek yargı kurumlarının görev tanımları, sınırları konusunda belirsizlik olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Yüksek yargı kurumlarımız arasındaki ihtilafı gidermek mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde ülkemizin terörle mücadelesi başta olmak üzere ali menfaatlerine halel getirme potansiyeli taşıyan bu tartışmaların sürüp gitmesi kaçınılmazdır. Danıştay’ın FETÖ’den ihraç edilen yargı mensuplarından bazılarıyla ilgili verdiği tartışmalı kararlar da bazı hususların daha kesin bir şekilde ortaya konulmasının şart olduğuna işaret ediyor” dedi.
Yüksek yargıdaki tartışmalara değinen Erdoğan, şunları söyledi: “Bu konuda taraf değil hakem mevkisinde bulunduğumuzu çeşitli vesilelerle açıkladık. Bu tavrımızı halen muhafaza ediyoruz ve edeceğiz. Bize düşen, yüksek yargı kurumları arasındaki tartışmalarda taraf olmak değil, sorunu çözecek mekanizmaları işletmektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ile düzenlediği ortak basın toplantısında “İlişkilerimizi zehirlemek için her yol ve yöntemi deneyen bu şer şebekesinin amacına ulaşmasına fırsat vermeyeceğiz” dedi. Rama, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmek üzere Ankara’ya geldi. Erdoğan ve Rama, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki “Türkiye-Arnavutluk Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Birinci Toplantısı” ve iki ülke arasındaki 6 anlaşmanın imza töreninin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. İki ülke arasındaki ticaret hacminin 1 milyar dolar seviyesine çıktığını ve yeni hedefi 2 milyar dolar olarak belirlediklerini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
“Sayın Başbakan’ın FETÖ ile mücadele konusundaki hassasiyetini biliyor, bunu takdirle karşılıyoruz. İlişkilerimizi zehirlemek için her yol ve yöntemi deneyen bu şer şebekesinin amacına ulaşmasına fırsat vermeyeceğiz. Arnavutluk makamlarının da bu gerçeğin farkında olduklarını görüyoruz.”Görüşmede Gazze’deki İsrail zulmünün de gündemlerinde olduğunu belirten Erdoğan, “Arnavutluk’un bu dönemde mazlum Filistin halkıyla sergilediği dayanışma çok önemlidir, kıymetlidir” diye konuştu. Rama ise “(Gazze’de) Ateşkesin zamanı geldi. Rehineler serbest bırakılmalı. Türkiye, vazgeçilmez bir aktördür. Yarının güvenliğini sağlamak için bir aktördür, özellikle Gazze ve İsrail konusunda” dedi.